Türkiye’de eskiden milli takımlara çağrılan sporcuların daveti kabul etmeyip gelmemesi, neredeyse namus meselesi yapılırdı. Çünkü bayrağı, vatanı için mücadele etmeyen sporcu kimse tarafından benimsenmezdi. Belki bu kadar katı olmak da doğru değildi ama yine de milli forma için mücadele etmeyi reddetmek, spor hukukumuzda cezayı gerektiren bir suç.
Ömer Faruk Yurtseven, 2018’de keyfi nedenlerle milli takım davetini reddettiği için 8 maç ceza almıştı. Yurtdışında, NBA’de oynadığı için, Türkiye sınırları içinde geçerli olan cezasını henüz çekmedi. Ve bu ceza; açıklanan listede onun hanesinde ‘Kalan ceza’ olarak duruyor. Ne zaman Türkiye’de oynarsa cezasını o zaman çekecek.
Hal böyleyken, son açıklanan milli takım aday kadrosuna ‘Beyaz sayfa açıyoruz’ diye yeniden davet edildi. Bakalım gelecek mi? Gelirse önceki cezası bir şekilde halledilir. Yoksa oynayamaz!
Burada önemsediğim konu, federasyon ve milli takım yetkililerinin beyaz sayfa açma büyüklüğünü gösterebiliyor olması.
O halde hemen; yıllarca maç yöneten, MHK’deki hemen herkesle yıllarca omuz omuza veren hakem Ersan Kartal için de aynı beyaz sayfa açılmalı. Tecrübeli hakemimiz ligimize yeniden kazandırılmalı.
Öyle ya… Erşan Kartal bugüne kadar en ağır suç sayılan milli görevi hiç reddetmediğine göre, bu jesti herkesten çok ve fazlasıyla hak ediyor. Öyle değil mi arkadaşlar!
SPİKER VE YORUMCULAR
Konuya girmeden önce işini iyi yapan tüm arkadaşları tenzih ediyorum. Yazı konusu kesinlikle onları kapsamıyor.
Voleybol Erkek Milli Takımımız’ın Ukrayna ile oynadığı maçı izlerken, TRT spikeri arkadaşın söylemlerinden utandım, sıkıldım, sinirlendim ve üzüldüm. Ondan önce de A Milli Futbol Takımımız’ın Letonya maçını anlatan TRT spikerinin, her tartışmalı pozisyonu çeşitli imalarla sanki herkes bize karşı ve düşmanmış gibi, Dumlupınar’da Yunan ordusuna karşı Başkomutanlık Meydan Muhaberesi’ni tekrarlıyormuşuz gibi aktarması, anlaşılır gibi değil!
Basketbolda da aynı şey olmuyor mu? Büyük Taarruz sonrası İzmir’e doğru kaçan Yunan askerine son darbeyi parkede vuracakmışız havası verilmiyor mu?
Bu iş artık çoluk çocuğun alay konusu, komedi programlarının malzemesi haline geldi. Bunları ciddiye alıp anlattıklarına kapılsanız, zannedersiniz ki bütün dünya bize karşı, ülke elden gidiyor! Oysa dolar 25 lira olmuş, kimsenin umurunda değil, varsa yoksa popülizm!
Genelde kurallardan bihaber olan bu arkadaşlar, kendilerini dünyanın en iyi spiker ve yorumcusu zannedip şişkin bir ego ile iş yaparken ‘düşman askeri’ gördükleri hakemleri de yerden yere vurmayı ihmal etmiyorlar! Uzman oldukları spor branşının kural sınavına tabi tutsanız, bırakın geçer not (70-80) almayı, 40-50 bile alamazlar! Bu konuda iddialıyım. Varsa cesaretleri hodri meydan diyorum!
Hakem hataları oluyor ve malum sebeplerle biz de en ağır şekilde eleştiriyoruz. Ama siz bazen bilmediğiniz için, bazen kulüplerden çekindiğiniz için, bazen de federasyon baskısından dolayı sürekli popülizm peşindesiniz.
Bazı spikerler bilmedikleri kurallarla anlattıkları maçlarda, hakemleri hayatta sadece ‘taraftarlık aidiyeti ile var olan’ güruhun önüne atmayı çok iyi biliyorlar. Çünkü popülizm, bu arkadaşların can suyu olmuş.
Yapmayın beyler, bu doğru değil. Herkes sizin gibi ‘malum sebeplerle ayakta kalmak için’ maç izlemiyor. Karşınızda farklı gerekçelerle taraftar olan insanlar var. Bunların kimi aklı başında, kimi fanatik, kimi sizin bir işaretinizle sahaya inebilecek kadar ya da insanların kafasına bir şey atacak kadar cahil. Hatta kimi sizin dolduruşunuzla kan dökmeye hazır!
Sorumlu insanlar sorumluluklarının bilincinde hareket etmeli. Yoksa sizlerin hukuktaki azmettiriciden ne farkınız kalır?
TÜRK SPORUNA ‘BAK’ALIM!
Sayın Bakan; dünya spor camiasını takip etmenize gerçekten hayran kaldım. Neden mi?
Futbol Arena adlı dijital futbol içerik platformunun bir tweeti’ne yaptığınız yorumda “Xavi, kendini sahaya atamayınca orta alana İlkay’ı çekmiş. İyi hamle” demişsiniz.
Türk sporunun sorunları soğanın fiyatını geçmişken, siz Barcelona’nın hocası, futbol efsanesi Xavi üzerinden ‘Alman futbol yıldızı’ İlkay Gündoğan’ın transferi üzerinden espri yapıyorsunuz öyle mi? Bırakın Xavi, Barcelona’yı yönetsin, siz Türk sporuna odaklanın!
Federasyonlarımızda olup bitenler arşı aştı. Türk vatandaşı olmayan yüzücülerin milli takım adına Türkmüş gibi yarıştırılması skandalına imza atan Yüzme Federasyonu, meydanı boş bulunca, Avrupa Oyunları’nda sadece 3 ülkenin katıldığı senkronize yüzme yarışmasında sonuncu olarak bronz madalya alınmasına rağmen “Takımımız 26 ülkenin katıldığı serbest kombinasyon takım branşında üçüncü olarak bronz madalya kazandı” diyerek algı manipülasyonu yaptı. Sokak jargonuyla, kamuoyu ile dalga geçti.
Yine Avrupa Oyunları’nda atletizmde, Avrupa Takımlar Şampiyonası’nda sporcularımız aldığı/alamadığı derecelerle 2. lige düştü. Tokyo Olimpiyatları’na fazla sporcu ile gidebilme adına derece manipülasyonu yapan ve bu sebeple Türk atletizminin takibe alınmasına sebep olan Federasyon Başkanı Fatih Çintimar küme düşen sporcularımızı tebrik ederek “Bundan sonraki hedefimiz U20 ve U23 Avrupa Şampiyonaları” derken… Sizi mi, bizi mi, yoksa Alman futbol yıldızı İlkay Gündoğan’ı transfer eden Xavi’yi mi kandırmaya çalışıyor? Ne dersiniz?
Sayın bakan, bence herkes kendi kapısının önünü temizlese sanki daha iyi olacak gibi!
Fatih Söylemezoğlu
Kaynak: Sözcü