28 Ağustos 2025 Perşembe
Aziz Vasil Katedrali’ni ilk gördüğünüz an, sanki bir masal kitabının kapağını açmış gibi olursunuz. Kızıl Meydan’ın taş döşemeleri üzerinde, gökyüzüne uzanan renkli soğan kubbeler, Moskova’nın tüm hikâyesini tek bir kadrajda anlatır. Yaz güneşinde parlayan desenler, kışın karla kaplandığında başka bir şiire dönüşür. Rus mimarisinin cesur hayal gücüyle tarihin sert yüzü burada yan yana durur. Bir yanda çarların gölgesi, diğer yanda dindar bir “deli aziz”in öyküsü; hepsi bu yapıda iz bırakmıştır. İlk adımınızı atarken dar koridorlarda yankılanan sessizliğin bile bir anlamı vardır. İç mekânlarda duvarları kaplayan bitkisel motifler, ikonalar ve geometrik desenler her köşede sizi yeni bir ayrıntıyla yakalar. Dışarıdaysa formun ritmi, bir alevin yukarı doğru kıvrılarak yükselişini hatırlatır; gerçekten de bu katedral sadece bir ibadethane değil, aynı zamanda üç boyutlu bir desen kitabıdır. Moskova’da gezilecek yerler arasında ikonik oluşu boşuna değildir; Kremlin duvarları, Devlet Tarih Müzesi ve GUM ile birlikte Kızıl Meydan’ın kalbini atır. St. Basil’s Cathedral (Aziz Vasil Katedrali) yalnızca fotoğraf için değil, Rusya’nın kültürel hafızasını anlamak için de eşsiz bir duraktır.
Aziz Vasil Katedrali, Moskova’nın tam merkezinde, Kızıl Meydan’ın güney ucunda, Kremlin’in doğu duvarlarına komşu konumda yer alır. Moskova Metro ağıyla ulaşım son derece kolaydır. Kızıl Meydan’a en yakın istasyonlar; Kırmızı Hat’taki Okhotny Ryad, Yeşil Hat’taki Teatralnaya ve Koyu Mavi Hat’taki Ploshchad Revolyutsii istasyonlarıdır. Bu üç istasyondan herhangi birinde inip meydana yürüyerek 5–10 dakika içinde katedrale ulaşırsınız. Havaalanlarından şehir merkezine Aeroexpress trenleriyle gelip metroya aktarma yapmak pratik bir çözümdür. Trafik yoğun olabildiği için taksi yerine metro çoğu zaman daha hızlıdır. Kızıl Meydan’ın güvenlik kontrolleri dönem dönem sıkılaşabilir; küçük bir sırt çantasıyla yürümek işleri kolaylaştırır.
Katedral, 1555–1561 yılları arasında Çar IV. Ivan’ın (Korkunç Ivan) emriyle, özellikle Kazan Hanlığı’nın fethi anısına inşa edildi. Resmi adı “Hendek Üzerindeki Meryem’in Koruyuculuğu Katedrali”dir; ancak Moskova’nın sevdiği “Aziz Vasil” adı, şehirde “kutsal deli” olarak bilinen Vasily Blazhenny’e atıfta bulunur. Mimarlara dair farklı rivayetler vardır; en çok “Barma ve Postnik” isimleri anılır. “Çar, katedrali bir daha kimse yapamasın diye mimarları kör etti” efsanesi ilgi çekicidir ama tarihçiler tarafından pek doğrulanmaz. 17. yüzyılda renkli dış süsleme ve ek şapellerle yapı bugünkü masalsı karakterini kazandı. 1812’de Napolyon’un Moskova’dan çekilirken katedrali havaya uçurma girişimine dair anlatılar popülerdir; yağmurun fitilleri söndürdüğü söylenir. 20. yüzyıl başında ise yapının yıkılması gündeme geldiğinde, restoratör Pyotr Baranovski’nin direnişi sayesinde ayakta kaldığı anlatılır. Sovyet döneminde müzeye dönüştürülen katedral, 1990’lardan itibaren zaman zaman dini törenlere de ev sahipliği yapar. Bugün, Kızıl Meydan ve Kremlin ile birlikte UNESCO Dünya Mirası alanının parçasıdır ve Moskova’nın en güçlü sembollerinden biri olarak varlığını sürdürür.
Aziz Vasil Katedrali, merkezi bir çekirdek etrafında örgütlenen dokuz şapel sistemiyle benzersizdir. Her şapelin üzerinde farklı desenlere ve renklere sahip soğan kubbeler yükselir; bu kubbelerin her biri adeta kendi hikâyesini anlatır. Plan şeması, bir yıldızın kolları gibi merkezden dışarı açılırken, dış siluette “alev gibi yükselen” bir hareket duygusu yaratır. Kırmızı tuğla gövdedeki beyaz taş ayrıntılar, çok katmanlı kemerler ve çadır çatılar (tented roof) Rus mimarisine özgü dramatik bir ritim sunar. İç mekânlarda duvar resimleri, bitkisel kompozisyonlar ve geometrik bordürler koridorları bir yürüyen desen galerisine çevirir. Dar geçitler ve küçük şapeller, mekân algısını sürekli değiştirir; her köşe yeni bir ikonastasis ya da freskle sizi karşılar. Renkli dış yüzey sanıldığı gibi orijinal değildir; 17. ve 19. yüzyıllardaki restorasyonlarla canlı palet güçlenmiştir. Katedralin özgün ahşap merdivenleri ve bazı gizli geçitleri, yapıyı bir keşif oyununa dönüştürür. Sonuçta Aziz Vasil, “tek bir katedral” olmaktan çok, birbirine bağlanan küçük kiliselerin coşkulu bir toplamı gibidir.
Katedrali ziyaret etmeyi planlıyorsanız aşağıdaki pratik notlar işinizi kolaylaştırır:
Aziz Vasil Katedrali fotoğrafçılar için bir renk cümbüşü sunar. Kızıl Meydan’ın taş döşemelerinden, katedrali ön plana alıp arka planda Spasskaya Kulesi ile dengeli bir kompozisyon yakalayabilirsiniz. Katedralin hemen güneyindeki Vasilevskiy Spusk eğimi, kubbeleri daha aşağıdan ve dramatik bir açıyla çekmek için idealdir. Zaryadye Parkı’ndaki Yüzen Köprü, geniş açıyla hem Moskova Nehri’ni hem katedrali aynı kadraja almanızı sağlar. Nehir kıyısındaki Moskvoretskaya kıyı şeridi, özellikle gün batımında güzel ışık verir. Altın saat (gün doğumu ve batımı) kubbelerin renklerini yumuşatır; mavi saat ise yapının konturlarını öne çıkarır. 24–35 mm aralığında geniş açı, meydan kalabalığıyla birlikte “mekân hissini” verir; 50–85 mm ile kubbe desenlerini yakında sıkıştırarak grafiği güçlendirebilirsiniz. Kışın kar yağışı sırasında uzun pozlama, düşen kar taneleriyle masalsı bir sonuç üretir. İçeride düşük ışık nedeniyle ISO ve sabitlenme önemli; duvara yaslanarak çekim yapmak işe yarar. En kalabalık saatlerden kaçınmak için sabah erken saatleri öneririm.
Moskova’ya giderseniz, Aziz Vasil Katedrali’ni listenizin en başına yazın; burada geçireceğiniz bir saat bile şehrin ruhunu anlamanız için yeterli olacaktır. Renklerin, desenlerin ve tarihin iç içe geçtiği bu yapıyı görmeden Moskova anlatısı eksik kalır. Eğer yolunuz Moskova’ya düşerse mutlaka uğrayın.
Göz uçuğu (ocular herpes), çoğunlukla Herpes Simplex Virüsü Tip 1 (HSV-1)’in sebep olduğu, gözün özellikle kornea tabakasında enfeksiyon oluşturan viral bir hastalıktır. Dudak çevresinde görülen uçukla aynı virüs kaynaklıdır, ancak gözde meydana geldiğinde çok daha ciddi sonuçlar doğurabilir. Tedavi edilmediğinde görme kaybına hatta körlüğe kadar ilerleyebilir.
Bu konuda detaylı bilgi için Optisyen.com.tr’de yayımlanan makaleye göz atabilirsiniz.
Göz uçuğu başlangıçta basit bir tahriş gibi görünse de kısa sürede ilerleyebilir. Aşağıdaki tabloda yaygın belirtiler özetlenmiştir:
Belirti | Açıklama |
---|---|
Kızarıklık ve ağrı | Gözde yanma, batma ve yoğun ağrı hissi |
Işığa hassasiyet | Fotofobi olarak da bilinir, göz kamaşması artar |
Bulanık görme | Görüşte netlik kaybı yaşanır |
Sulama ve akıntı | Gözden sürekli yaş gelmesi |
Kabarcıklar | Göz kapağı çevresinde su dolu küçük lezyonlar |
Virüs, vücuda girdikten sonra sinir hücrelerinde uyur durumda kalabilir. Bazı durumlarda tekrar aktifleşerek gözde enfeksiyona yol açar.
Tetikleyici Faktör | Açıklama |
---|---|
Bağışıklık zayıflığı | Hastalık veya ilaç kullanımı sonrası ortaya çıkabilir |
Stres | Uzun süreli stres virüsün yeniden aktifleşmesini kolaylaştırır |
Güneş ışığı | UV ışınlarına fazla maruz kalmak hastalığı tetikleyebilir |
Ateşli hastalıklar | Özellikle grip ve soğuk algınlığı dönemlerinde görülebilir |
Bir göz doktorunun yapacağı detaylı muayene tanı için yeterlidir. Bazı özel testlerle de kesinleştirilebilir:
Yöntem | Açıklama |
---|---|
Göz muayenesi | Kornea ve çevresi mikroskop ile incelenir |
Floresan boya testi | Kornea yüzeyindeki lezyonları görünür hale getirir |
Laboratuvar testleri | PCR veya kültür ile virüs tespit edilebilir |
Tedavi süreci, enfeksiyonun yaygınlığına göre değişiklik gösterebilir. Genel olarak amaç, virüsü baskılamak ve kornea hasarını önlemektir.
Tedavi Türü | Açıklama |
---|---|
Antiviral ilaçlar | Acyclovir gibi oral veya damla formunda kullanılır |
Steroid damlalar | Derin tabaka iltihaplarında antiviral ile birlikte uygulanır |
Uzun süreli tedavi | Tekrarlayan vakalarda koruyucu doz antiviral gerekebilir |
Cerrahi müdahale | İleri vakalarda kornea nakli gündeme gelebilir |
Tedavi edilmediğinde veya geciktiğinde göz uçuğu şu ciddi sonuçlara yol açabilir:
Göz uçuğunun tamamen önlenmesi mümkün değildir; ancak bazı önlemler riski azaltır:
Göz uçuğu, basit bir enfeksiyon gibi görülse de göz sağlığını ciddi şekilde tehdit eden bir hastalıktır. Erken tanı ve doğru tedaviyle kalıcı görme kayıpları önlenebilir. Belirtiler fark edildiğinde vakit kaybetmeden bir göz doktoruna başvurulmalıdır.
➡️ Daha fazla bilgi için Göz Uçuğu Nedir? konulu makaleye göz atabilirsiniz.
Kadınlarda görülen jinekolojik kanserler arasında endometrium kanseri en yaygın olanıdır. Rahmin iç yüzeyini kaplayan endometrium tabakasında gelişen bu kanser, genellikle menopoz sonrası kadınlarda ortaya çıkar. Belirtilerinin erken fark edilmesi sayesinde, erken teşhis ve tedavi şansı oldukça yüksektir. Bu yazıda endometrium kanserini tüm yönleriyle ele alacağız.
Endometrium kanseri, rahim iç tabakasındaki hücrelerin kontrolsüz şekilde çoğalmasıyla ortaya çıkar. En sık görülen tipi adenokarsinomdur.
Bu hastalık, diğer bazı jinekolojik kanserlerin aksine erken dönemde belirti verdiği için daha kolay teşhis edilebilir ve tedavi edilebilir.
Endometrium kanserinin en önemli avantajı, erken uyarı sinyalleri vermesidir. Kadınların bu belirtileri görmezden gelmemesi hayati önem taşır.
Endometrium kanseri her kadında görülebilir; ancak bazı faktörler riski artırır.
Erken teşhis, tedavinin başarısını doğrudan etkiler.
Endometrium kanseri tedavisinde yöntem, hastalığın evresine göre değişir.
Her kadının alabileceği basit ama etkili önlemler vardır:
Endometrium kanseri, kadınlarda en sık görülen jinekolojik kanser olmakla birlikte, erken belirti veren nadir kanserlerden biridir. Bu yüzden olağan dışı kanama ve akıntı gibi şikâyetler göz ardı edilmemeli, hemen doktora başvurulmalıdır. Düzenli kontroller ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarıyla riskler en aza indirilebilir.
KAYNAK : Haberinola.com.tr
Huawei, katlanabilir telefon pazarında iddiasını sürdürmeye hazırlanıyor. Şirket, daha önce piyasaya sürdüğü üç katlı modeliyle dikkat çekmişti. Şimdi ise Huawei Mate XTs adı verilen yeni nesil üç katlı akıllı telefonunu 4 Eylül’de tanıtacak.
Huawei’nin resmi açıklamasına göre lansman, 4 Eylül’de saat 08:30’da (CEST) gerçekleştirilecek. Cihazın ilk etapta beyaz ve altın renk seçenekleriyle satışa sunulacağı doğrulandı.
Huawei henüz teknik detayları resmi olarak paylaşmadı. Ancak sektördeki sızıntılara göre Mate XTs’in şu özelliklerle gelmesi bekleniyor:
Bu donanımlar sayesinde cihazın, hem iş dünyası hem de multimedya kullanıcıları için güçlü bir alternatif sunması bekleniyor.
Daha önceki Huawei Mate XT modelinin 3400 dolara kadar çıkan fiyatı nedeniyle cihaz sınırlı bir kitleye hitap etmişti. Yeni Mate XTs için ise fiyatın daha ulaşılabilir seviyede olması öngörülüyor. Gelen bilgilere göre cihazın fiyatı 2000–2100 dolar aralığında olacak.
Katlanabilir telefon pazarında Samsung ve diğer markalar daha çok çift katlı modeller üzerinde çalışırken, Huawei üçlü katlanabilir form faktörüne yatırım yapmaya devam ediyor. Bu durum, şirketin sektörde fark yaratma stratejisinin bir parçası olarak görülüyor.