Ulusal Haberler

Beslenme Şekli ve Yaşam Tarzı Reflüyü Tetikliyor!

Yapılan bilimsel çalışmalar reflü hastalığının kalp yetmezliği kadar insanın yaşam kalitesini bozduğunu ortaya koymaktadır.

Ülkemizde sık rastlanan hastalıklar arasında olan reflü, birçok hastanın hayatını etkiliyor. Reflüde atılacak önemli adım, doktorun önerilerini uygulamak ve yaşam tarzı değişikliğinden geçiyor. Ancak yaşam tarzı değişiklikleri ve ilaç tedavileri bazı hastalarda reflüyü kontrol altında tutarken, bazı hastalarda cerrahi girişim gerekebiliyor. 

Yeni Yüzyıl Üniversitesi Gaziosmanpaşa Hastanesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Çağlıkülekçi reflü hakkında bilgi verdi.

 

Reflü Olması için Kapakçık Yetmezliği Olması Şart Değil!

En basit tabirle mide içeriğinin (asidinin) yemek borusuna geri kaçışı gastroözefageal reflü’dür. Reflü hastalığında, mide asit yüksekliği yoktur, normal hatta düşük asit düzeyinde bile yemek borusuna kaçan mide içeriği, yemek borusunda tahribat yapmaktadır.

Reflü olması için mutlaka kapakçık yetmezliği olması şart değildir. Yemek borusuna ait hastalıklarda ve mide boşalma bozukluğu durumunda da reflü olabilir.

 

Yanma En Yaygın Şikayet

Reflüde üst mide bölgesinden başlayan ve göğüs kafesinin orta hattı boyunca yayılabilen yanma en tipik şikayettir. Yanmanın en önemli nedeni ise mide içerisinde normalde bulunması gereken asit ve safranın yemek borusuna kaçmasından kaynaklanmaktadır. 

İlerleyen zamanlarda ise yemeklerden sonra ekşime ve mide içeriğinin ağıza doğrusu gelmesi şikayeti ortaya çıkabilir. Gırtlak bölgesine geçen mide içeriği boğaz ağrısı, ses kısıklığı ve öksürüğe sebep olabilmektedir.

 

 

Nedeni Bulunamayan Öksürük Reflü Belirtisi Olabilir

Reflü ile astım hastalığı arasında bazı vakalarda sıkı bir ilişki bulunmaktadır. Her 3 hastanın 2’sinde nedeni bulunamayan öksürüklerde reflü hastalığı gözlenmiştir. Hastaların göğüs ağrısı nedeniyle kalp hastalığından şüphelenmesi ve kalp doktoruna gitmesi hatta anjiyo yaptırdığı durumlarla karşılaşılabilmektedir. Bunun sonuncunda da kalp anjiyosu normal çıkan hastaların yarısında reflü hastalığı mevcuttur. 

 

Reflü Teşhisi Nasıl Konur?

Hastanın devam eden mevcut şikayetleri, hikaye ve bulgulardan yola çıkarak gastroözofagial reflü tanısı konabilir. Tanı koymak veya hastalığın şiddetini belirlemek için İlaçlı mide grafileri, endoskopi, Özofagus manometrisi ve 24 saatlik özofagus asit testleri yapılır.

 

İLAÇLI MİDE GRAFİLERİ: Başlangıçta yapılması en uygun teşhis yöntemlerinden olan ilaçlı mide grafileri reflü şikâyetleri bulunan hastaların yaklaşık 40’ında spontan reflüyü gösterir. Ancak yemek borusu darlığı veya ülserleri gibi reflüye bağlı komplikasyonları daha belirgin olarak gösterir. Araştırmalarda tüm özofagus, mide,  değerlendirilmelidir.

 

ENDOSKOPİ: Mide ve yemek borusunun ucunda ışık ve kamera olan esnek ince bir boru ile incelenmesi işlemidir. 

 

ÖZOFAGUS MANOMETRİSİ: Cerrahi girişim düşünülen reflü şikayetleri olan hastalarda uygundur. Özofagus manometrisi, yemek borusu içerisine yerleştirilen özel katater yardımıyla hastanın özofagus kasılabilirliğini, sıklığını ve işlevini değerlendirerek hastaya uygulanabilecek en iyi ameliyatı saptamaya yardımcı olmaktadır.

 

24 SAATLİK ÖZOFOGUS ASİT TESTİ: Reflü teşhisinde zorluk yaşandığında veya sonuçların farklılık gösterdiği durumlarda pH testi kullanılmaktadır. 24 saat süren testte hastanın durumuna göre ayaktan veya yatarak işlem yapılır. Hastanın belirtileri, vücut pozisyonu, yemek saatleri ve diğer aktiviteleri kaydedilerek pH arasındaki ilişki ortaya konulur. Yerleştirilen kataterler belirli mesafelerde ölçüm yaparak hastanın reflü ataklarının sıklığını ve mide asidinin özofagustan geri çekilme hızını değerlendirmektedir.

 

Beslenme ve Yaşam Tarzı Reflüyü Etkiliyor

Reflü tedavisinde ilk kural yaşam tarzını ve beslenme alışkanlığını değiştirmekle başlıyor. 

 

Reflü Rahatsızlığında Kalıcı Tek Tedavi Yöntemi Laparoskopik Cerrahi

Reflü tedavisinde ilk aşama genellikle mide asidini baskılayan ilaçlar ve yaşam tarzında değişikliklerle yapılır. Bazı hastalara uygulanan yaşam tarzı değişikliği veya ilaçlarla refllü kontrol altında tutulabilirken bazı hastalarda ise cerrahi girişim gerekmektedir.

Cerrahi tedavi torakal ve abdominal yolla alt kapak  yeterliliğini yeniden sağlayacak bir antireflü girişim ile karın içindeki ana girişim olan diafragma krus tamirini içermektedir.

Laparoskopik cerrahi reflü hastalığında bugün için ileri dönem sonuçları bilinen kalıcı tek tedavi yöntemidir. İşlem sayesinde hastaların yaşam kalitesi atarken ayrıca hastaları sürekli ilaç kullanımından kurtaran bir seçenektir.

Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı

Exit mobile version