Sabancı Ãniversitesi Ä°stanbul Uluslararası Enerji ve Ä°klim Merkezi (IICEC), düzenlediÄi âSürdürülebilir Gelecek için Yenilenebilir Enerji Fırsatlarıâ baÅlıklı webinar ile yenilenebilir enerji alanındaki fırsatları ele aldı. Webinarda; katılımcılar, geniŠölçekte sürdürülebilirlik perspektifinden, yenilenebilir enerjide büyüme, geliÅim ve fırsat alanlarına iliÅkin deÄerlendirmelerini paylaÅtı.
IICEC Koordinatörü Dr. Mehmet DoÄan Ãçok, küresel ısınmada belirlenen ortalama ısının 1,5 dereceyi geçmesinin dünyadaki tüm dengeleri deÄiÅtireceÄini belirterek, âÅu anda yenilenebilir enerjiye dönük önemli adımlar atılıyor. Uluslararası Enerji Ajansının rakamlarına göre, geçen sene dünyada kurulan elektrik santrallerinin %60âa yakını güneÅ, yüzde 30âa yakını ise, rüzgâr enerji santrallerinden oluÅtu. Yani neredeyse tamamı yenilenebilir enerji. Bu adımlara raÄmen yine de 2030 yılında dünyadaki emisyonların yarı yarıya azaltılması oldukça zor görünüyorâ dedi.
 Sabancı Ãniversitesi Ä°stanbul Uluslararası Enerji ve Ä°klim Merkezi- IICEC tarafından düzenlenen âSürdürülebilir Gelecek için Yenilenebilir Enerji Fırsatlarıâ baÅlıklı webinar, 3 Mayıs ÃarÅamba günü gerçekleÅtirildi. Webinar kapsamında düzenlenen ve enerji sektörünün önde gelen aktörlerinin konuÅmacı olarak yer aldıÄı panelde; geniŠölçekte sürdürülebilirlik perspektifinden, yenilenebilir enerjide büyüme, geliÅim ve fırsat alanları ile Türkiyeânin bu alanda bulunduÄu yere iliÅkin deÄerlendirmeler paylaÅıldı.
âOrtalama ısı artıÅı 1,5 dereceyi geçerse dünyadaki bütün dengeler deÄiÅecekâ
Panelin açılıŠkonuÅmasını yapan IICEC Koordinatörü Dr. Mehmet DoÄan Ãçok, küresel ısınmada gelinen noktaya dikkat çekerek, âOrtalama ısı artıÅı 1,5 derece ötesine geçerse dünyadaki bütün dengeler deÄiÅecek. IPCCânin raporları, insan etkisiyle gerçekleÅen iklimsel ısınmanın 1850-2000 yılları arasında eÅi görülmemiÅ bir seviyeye ulaÅtıÄını ortaya koyuyor. Bununla birlikte iklim deÄiÅikliÄinin ekstrem iklim olaylarını da beraberinde getirdiÄi bilimsel bir gerçek. Bu baÄlamda küresel sıcaklık artıÅını 1,5 dereceyle sınırlandırma hedefi, iklim güvenliÄi açısından son derece kritik bir eÅik. Bu hedefe yönelik olarak Uluslararası Enerji Ajansı, 2050 net sıfır raporunda; global enerji sisteminin 2050 yılına kadar net sıfır emisyon hedefine ulaÅmasına yönelik kapsamlı bir yol haritası ortaya koydu. Emisyonları net sıfıra çekmek için; yenilenebilir enerji, enerji verimliliÄi, elektrifikasyon, hidrojen ve hidrojen bazlı yakıtlar, biyoenerji ve karbon yakalama, depolama temel baÅlıklar olarak ortaya konuldu. Stanford Ãniversitesinin yapay zekaya dayalı modellemesine göre ise dünya 1,5 dereceyi 2030âlu yıllarda görüyor olacak.Â
Ä°klim krizi noktasında tüm bu yaÅananlara karÅın dünyada iyi geliÅmeler de olmaya devam ediyor. Uluslararası Enerji Ajansıânın rakamlarına göre, geçen yıl dünyada kurulan elektrik santrallerinin %60âa yakını güneÅ, %30âa yakını da rüzgâr enerji santrallerinden oluÅtu. Neredeyse tamamı yenilenebilir enerji. Yine mevcut rakamlara raÄmen 2030âda dünyadaki emisyonların yarı yarıya azalması zor görünüyorâ diye konuÅtu.
AçılıŠkonuÅmasının ardından Enerjide DijitalleÅme DerneÄi (EDÄ°DER) BaÅkanı Elif DüÅmez Tekâin moderatörlüÄünde düzenlenen panelde; Enerjisa Ãretim CEO’su İhsan Erbil Bayçöl, ING Grubu Yenilenebilir Enerji ve Elektrik Global Lideri Diederick Van Den Berg, Türkiye Rüzgâr Enerjisi BirliÄi (TÃREB) Yönetim Kurulu BaÅkanı İbrahim Erden, Jeotermal Enerji DerneÄi Yönetim Kurulu BaÅkanı Ali Kındap ve TÃSÄ°AD Genel Sekreter Yardımcısı Dr. NurÅen NumanoÄlu; yenilenebilir enerji ve Türkiyeânin bu alandaki çalıÅmalarına iliÅkin deÄerlendirmelerde bulundu:
âEnerji sektörü, son yıllarda büyük bir deÄiÅim, dönüÅüm ve kriz ortamından geçiyorâ
Enerjide DijitalleÅme DerneÄi (EDÄ°DER) BaÅkanı Elif DüÅmez Tek:
âEnerji sektörü olarak, son yıllarda büyük bir deÄiÅim, dönüÅüm ve kriz ortamından geçiyoruz. Bu deÄiÅim dönüÅümün ilk tetikleyicisi iklim deÄiÅikliÄi oldu. Ä°klim deÄiÅikliÄinin tetiklediÄi enerji dönüÅümünü konuÅurken, COVID pandemisiyle karÅı karÅıya kaldık. Bununla birlikte arz talep dengesizlikleri ve sonra da tedarik zincirinin sorunlarıyla ortaya çıkan büyük bir belirsizlik dönemi yaÅadık. Sonrasında ise bu sefer de Rusya- Ukrayna savaÅının getirdiÄi ve en çok da Avrupa’nın etkilendiÄi büyük bir arz güvenliÄi krizi ortaya çıktı. Bu süreçte yeni dengelerin kurulmasına Åahitlik ediyoruz, bildiklerimiz var, daha bilemediklerimiz var ve bunları da tahmin etmeye çalıÅıyoruz.Â
Bu yaÅananlara da Türkiye perspektifinden bakarsak, bir taraftan risk unsurları var ama bir taraftan da yeni fırsat alanları belirdiÄini gözlemliyoruz. Ortaya çıkan risklerin yönetilmesinde hem de fırsatların daha iyi anlaÅılmasında ve bu fırsatların yakalanmasında analitik bazı öngörüler geliÅtirmek son derece kıymetli. IICEC’in hazırlamıŠolduÄu Türkiye Enerji Ãngörüleri, yakın zamanda Türkiyeânin yenilenebilir enerji görünümü çalıÅması alanındaki öncü çalıÅmalardan birisi oldu. Bu çalıÅma; Türkiye’nin yenilenebilir enerjide ve ilgili teknolojilerde enerji güvenliÄi, temiz enerji dönüÅümü, rekabetçi ve teknoloji odaklı sanayi geliÅimi için çok boyutlu fırsatlar sunan; yüksek büyüme potansiyelinin de deÄerlendirilmesi için insan kaynaÄı geliÅimi de dahil olmak üzere paydaÅlara 7 somut öneri sunuyor.â
âEnerji sektöründe yetiÅmiÅ insan gücüne ve daha fazla kadın çalıÅana ihtiyaç varâ
Enerjisa Ãretim CEO’su Ä°hsan Erbil Bayçöl:
âTürkiye’nin 2030âda rüzgâr ve güneÅ hedefinin ne olduÄunu geçen yıl tam olarak bilmiyorduk. Hem ulusal enerji planı hem de IICEC çalıÅması, en azından bazı Åeyleri somutlaÅtırmıŠoldu. Ancak hedefiniz ne olursa olsun, bunu yerine getirecek olan insandır. Dolayısıyla Türkiye’nin ve dünyanın 2030, 2040, 2050âye dair yenilenebilir ya da sıfır karbonla ilgili hedeflerde en temel ihtiyaç insandır. Åu anda gerek Türkiyeâde gerekse de baÅka coÄrafyalarda bunun eksikliÄini, sıkıntısını görebiliyoruz. YetiÅmiÅ insan gücüne, ihtiyacımız var.Â
Bunun yanında yine sektörün en büyük sıkıntılarından bir tanesi de kadın çalıÅan sayısıdır. Enerjisa üretim olarak, 1.000 megavatlık bir yatırımın altına girmiÅ vaziyetteyiz. Ãnümüzdeki 3 sene içerisinde bunları hayata geçirmek istiyoruz. O yolculuktaki tek hayalimiz, 1.000 megavat santrali daha iÅletmeye kazandırmak deÄil, bu santraller iÅletmeye geçtiÄinde en azından birkaç santralimizin santral müdürünün kadın olması, mühendislerinin kadın olması, teknisyenlerin kadın olması ve bir santrale girdiÄinizde tüm kadroyu kadın olarak görebiliyor olmaktır.â
âDünya olarak, enerji geçiÅinin daha baÅında olduÄumuzu kabul etmemiz gerekiyorâ
ING Grubu Yenilenebilir Enerji ve Elektrik Global Lideri Diederick Van Den Berg:
âUluslararası bir banka olarak, 40âtan fazla ülkede varız ve bu network kanalıyla birçok tarafla, konuÅuyoruz. Pazarlar ve geliÅmeler konusunda bize çok istihbarat geliyor, özellikle yenilenebilir enerji baÄlamında. Ä°lk kez olarak diyebilirim ki, bazı endüstri liderlerinin güçlü ekonomik rüzgârlardan ve bazı faaliyetlerin yavaÅlamaya baÅladıÄından bahsettiklerini görüyorum. Global olarak da büyük veri saÄlayıcıları tarafından bazı veriler paylaÅılıyor. Net bir Åekilde yavaÅlama olduÄu görülüyor, özellikle de Ãin ve Hindistan bu baÄlamda ön plana çıkıyor.Â
Temiz enerji için yatırımlar belki geçmiÅe kıyasla biraz daha az avantajlı olsa da mesela büyük rüzgâr türbini üreticileri özellikle bir iki yıldır kayba uÄruyorlar. Belirsizlikler; yatırımlarda yavaÅlamalara, ertelemeler hatta yatırım kararlarının tamamen iptal olmasına sebep olabiliyor. Ãzellikle birçok ülkede projelerle ilgili bekleme ve izinlerin çıkma süreleri gitgide uzuyor. Yenilenebilir enerji konusunda bazı kesintilerin de olduÄunu görüyoruz. Tabii ki pazardan pazara bu deÄiÅiklik arz ediyor. Ama tüm bunlar da yenilenebilir enerji konusunda önümüze güzel bir tablo çıkartmıyor. Ben, temiz enerji konusunda iyimserim ve destekçisiyiz. Bu çok gerçeklik payı yüksek olan ve finans çevrelerinden de aslında bu süreci hızlandırmak konusunda talepler söz konusu. Åu anda hükümetler tarafından belirlenmiÅ iddialı hedeflerin gerçekleÅtirilmesi, tahminimizden biraz daha uzun sürebilir. Dünya olarak, bu temiz enerji geçiÅinin daha baÅında olduÄumuzu da kabul etmemiz gerekiyor. Bu piyasada; yatırımcılar, bankalar, insanlar sonuçta 10-20 megavatlık projeler yapma konusunda arzuya sahip deÄiller. Ãok uzun sürüyor, maliyeti yüksek, o yüzden de daha ziyade portföylerin geliÅtirilmesine odaklanıyorlar.â
âTürkiye olarak rüzgâr türbininde %50ânin üzerinde yerliliÄi saÄlayabilen bir ülkeyizâ
Türkiye Rüzgâr Enerjisi BirliÄi (TÃREB) Yönetim Kurulu BaÅkanı Ä°brahim Erden:
âTürkiye’de rüzgârda gelinen yerlileÅme, son 15 senede olmuÅ. Bu sadece rüzgârda deÄil, hidroelektrikte de oldu, jeotermalde de kısmen oldu. Bu ülkenin 100 yıllık geçmiÅinin belki son 60-70 senesi özellikle ciddi sanayileÅme hamleleriyle geçti. Son 15 senedir de bunun yenilenebilir enerjiye yansımalarını gördük. Burada rüzgâr türbininde %50ânin üzerinde yerliliÄi saÄlayabilen, YEKA türbininde %65âleri hedefleyen bir durumdayız. Bu bir kazanç ise, bu kazancın da geleceÄe tahvili önemlidir. Bundan sonra bu globalleÅmeden globalleÅmeye daha çok giden dünyada hem Avrupa’nın hem Amerika’nın sadece doÄalgaz tedarikçi partneri geçiÅ güzergahıyız söyleminin ötesinde, gerçekten tedarikçi partneri olma Åansımız var.Â
UzakdoÄuâda merkezileÅmiÅ tedarik zinciri Avrupa BirliÄinin çevresine yayılacak. Biz de burada en ciddi sanayi altyapısına sahip ülkelerden bir tanesiyiz. SanayileÅmiÅ altyapımızı hem kendi ihtiyaçlarımız için hem de Avrupa’nın ve Avrupa müttefiki ülkelerinin hizmetine sunup, kazanç elde etmeliyiz. Burada bugün rüzgâr sanayi yılda 1,5 milyar dolar ihracat yapıyor. Bu önemli bir kazanım. 50âden fazla ülkeye ihracat yapıyoruz. Dolayısıyla biz bu dönüÅümün içerisinde potansiyelimizi de harekete geçirmek zorundayız. Ãnümüzde en az 20 bin megavat rüzgârda, 10 bin megavat güneÅte verilecek kapasitelerin, 2030âa kadar hem yeÅil dönüÅüm ihtiyacını karÅılamak hem de Avrupa’da rekabette bizi öne geçirecek fırsat yaratacaÄını öngörüyorum.â
âTürkiye’nin jeotermaldeki potansiyeli beklentimizin çok daha üzerindeâ
Jeotermal Enerji DerneÄi Yönetim Kurulu BaÅkanı Ali Kındap:
âÃlkemizin potansiyeli ve gücüne inanmıŠbir giriÅimci grubuyuz. Dünyanın enerjideki dönüÅüm hedeflerini, Türkiye’nin dönüÅüm hedeflerini düÅündüÄümüz zaman, elimizdeki bu potansiyeller hem rüzgâr hem güneÅ hem de jeotermal olsun hakikaten çok kıymetli. Jeotermal diÄerlerine göre, potansiyelini tam olarak anlatamamıŠkaynaklardan bir tanesidir. Rüzgâr ve güneÅi konuÅmaya baÅlamadan önce jeotermal hayatımızdaydı. Cumhuriyet döneminde bu kaynakların hem ısıtma hem saÄlık hem de kaplıca amaçlı yoÄun Åekilde kullanıldıÄını görüyoruz.Â
YEKDEM dönemindeki çalıÅma ve yatırımlarla gördük ki, bu potansiyelin çok daha üzerindeyiz. Åu an için 1.700 megavatlık bir kurulu güce ulaÅmıÅız. Bu kurulu güçle Avrupa’da 1âinci, dünyada 4âüncü seviyeye ulaÅmıŠdurumdayız. Jeotermal sadece elektrik alanında kurulu gücüyle ön planda deÄil, yapılan bazı yatırımlarla da 5.020 megavatlık doÄrudan kullanımı da söz konusu. Bu doÄrudan kullanımın çoÄunu Åu an Åehir ısıtma, sera ısıtma, turizm ve termal amaçlı kullanıyoruz. Bir termik santral gibi çalıÅabilme özelliÄine sahibiz. Mevsimselliklerden zarar görmüyor, gece gündüz farkından hiçbir Åekilde etkilenmiyoruz. YaklaÅık %85 bir kapasite ile çalıÅma imkânımız var. Türkiye’nin jeotermaldeki potansiyeli beklentimizin çok daha üzerinde. Sadece doÄal jeotermal kaynaklar özünde bakarsak, ülkemiz son keÅifler ve MTA tarafındaki kayıtlara göre, 62 bin megavatlık termal bir enerjimiz söz konusu. Bu keÅfedilmiÅ bir enerji. Biz, bunun 1.700 megavatını Åu an elektrik santrali noktasında faydalanıyoruz, 5.020 megavatını doÄrudan faydalanıyoruz. Yani önümüzde kullanabileceÄimiz çok daha büyük bir potansiyel var.â
âTürkiye yeni teknoloji düzeninin önemli bir aktörü ya da parçası olmalıâ
TÃSÄ°AD Genel Sekreter Yardımcısı Dr. NurÅen NumanoÄlu:
âGünümüzde elektrifikasyon giderek artıyor. Elektrikli araçlarla ilgili çok ciddi bir hedef var. Yenilenebilir enerji ve enerji verimliliÄi aslında en fazla fona ulaÅabilecek tek alan. Finans kurumlarının da kendi sürdürülebilir portföylerini oluÅturmaları lazım. Bütün bunların bizi daha fazla yatırım için cesaretlendirebilecek bir yere götüreceÄini düÅünüyorum. Küreseldeki dinamik yapı çok, içerideki bütün politikaları da etkiliyor. Ãzellikle AB, çok büyük bir ticaret hacmine sahip ve çok büyük bir alanda etkisi var. Son dönemde Avrupa YeÅil Mutabakatı ile oradaki kuralları tedarik zincirindeki bütün ülkelere yansıtma, onlardan da aynı Åeyi bekleme gibi bir düzenleme silsilesiyle götürüyor iÅi. Serbest ticaret anlaÅmalarına konu oluyor ya da sınırdan karbon düzenleme mekanizması veya uygulamaya koyacaÄı bazı düzenlemelerle zaten o yolculuÄu yapmak durumunda da kalıyorsunuz. Burada karbon ayak izinin izlenmesine yönelik bir yansıma var. Bu karbon ayak izinin izlenmesi, sadece o iÅletmenin kendi yapısı içerisinde olan bir Åey deÄil, deÄer zincirinin tamamına yansıyor. Siz Avrupa’daki bir tedarikçi olmasanız bile Avrupa’daki bir Åirketin Türkiye’deki bir tedarikçisi olmanız, sizin karbon ayak izinizle ilgili bilgilerin de o firma tarafından AB kurumlarına gösterilmesi gerekiyor. Bunu aslında ABâdeki rekabet gücümüzün korunması ve daha da artırılması için bunu fırsat olarak görüyoruz. Hem yeÅil dönüÅümün ülkede oluÅması hem de rekabet avantajı yaratacak Åekilde hızlı geçiÅi yapabilmek için önemli olduÄunu düÅünüyoruz.Â
Bir diÄer önemli unsur da ABânin önemli araçlarından bir tanesi global Gateway. Bu, AB sınırları dıÅında AB için önemli olan stratejik projeleri gerçekleÅtirmek üzere oluÅturulan bir fon mekanizması. Global Gatewayâin alanlarından bir tanesini de stratejik temiz enerji dönüÅüm teknolojileri olarak belirlendi. Türkiye açısından bu iÅ birliklerinin, teknoloji geliÅtirmenin, tedarik zincirlerinde birlikte hareket etmenin konuÅulduÄu bir dönemdeyiz. Dolayısıyla Türkiye’nin bu yeni teknoloji düzeninin önemli bir aktörü ya da onun parçası olması yönünde çaba sarf etmesi gerekiyor. â
Â
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı