Beşiktaş’ta görmeye alışık olmadığımız sahnelere sıkça rastlar olduk. Divan toplantısında üslup desen yok, birlik-beraberlik desen hak getire, karalama, iftira, palavra, hakaret, başkanlık makamını küçültme… Eski bir yönetici tanıdığım bana, “Yakında büyük kulüplere lider bulamayacaklar” demişti. Haksız da değilmiş.
Divan Lideri, kulübün seçilmiş liderine neler neler diyor, ağzımız açık izledik:
- Bu çatı altında olmasak eminim ki ne o benimle, ne de ben onunla arkadaşlık, komşuluk yapmak istemeyiz. Hatta akrabalık dahi yapmak istemeyiz.
- 70’inden sonra şöhret olmak isteyen insanları bana göndermeyi kabul etmiyorum.
- Borcu; bilgili, maharetli, alacaklıya itimat verecek, yeterli ahlaklı beşerler yönetir. Fikret Orman’a, ‘Sizin idarenizde bu türlü beşerler var mı? Bizim oturduğumuz yerden görünmüyor’ demiştim. 5 yıl geçti ortadan, üzülerek birebir şeyi söylüyorum.
CAMİAYI GERMEYİN
Başkan adayları seçim vakti açıktan olmasa da divan liderlerini belirler ve bilinmeyen kapalı takviyeler. Çebi de bunun bilakis ne Tevfik Yamantürk’ü ne de Yalçın Karadeniz’i desteklemişti. Buna karşın son Divan Şurası’nda yaşanan sahneler eminim ki Beşiktaşlıları üzmüştür. Bugüne kadar böylesine şahit olmamıştık. Tenkit bu kulübün kültüründe var ve de olmalı. Beşiktaş lideri arkadaşlık, komşuluk ve akrabalık yapılmayacak kadar makus olacak ne yapmış olabilir? Parayı yönetecek ahlaklı insan göremiyorum demenin ne manaya geldiğini herhalde yazmama gerek de yok. Bir kelam vardır “İnsan mezarını ağzıyla kazar” diye. Sayın Yamantürk de bu kelamlarıyla geri dönüşü olmayan ve camiayı germekten öteki işe yaramayan bir arbedenin fitilini yakmıştır. Başkanlık makamını küçük düşürmeye, 40 yıllık olmasa da arkadaşlıkları bitirmeye, Beşiktaş’ı polemik materyali yapmaya paha miydi?
HANİ PUAN SİLECEKTİNİZ?
Süper Lig’in salahiyetini düşünceye düşürecek argümanlar var. Kulüp Lisans Talimatı’na uymayan Gaziantep FK, Giresunspor ve Kayserispor’un üç puan silme cezasına çarptırılmaları gerekiyordu. Fakat argüman o ki eklenen süreksiz hususla bu kulüpler şimdilik kurtarıldı. TFF, kendi kurallarını çiğniyor; kulüplerin bile isteye çiğnemesine göz yumuyor. Dönem sonu küme düşen kadrolar, ‘haksız rekabet’ için başvurursa ne olacak?
KULÜPLERİN GÖZÜ TÜRKİ CUMHUİYETLERDE
Kulüpler Birliği yararlı çalışmalarına bir yenisini daha ekledi. Tıpkı evvelden olduğu üzere Türki cumhuriyeti vatandaşlarının ülkemizde Türk statüsünde oynatılması isteniyor. Bu feryatlarında haksız da değiller esasında… Hem yabancı kuralı ile ilgili badireler hem de Avrupalı oyuncuların yüksek maliyetleri kulüplerin elini kolunu bağlıyor. Nasıl ki Avrupa Birliği ülkeleri birbirine yabancı hududu koymuyor, bizde de Türki futbolcular neden yerli statüsünde oynamasın?
Bahadır Çokişler