Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Serkan Durdu başkanlığındaki heyet tarafından gerçekleştirilen kapalı cerrahi usulüyle, hastanın şah damarındaki tıkanıklık giderildi, kalp kapağı tamir edildi ve koroner by-pass ameliyatı yapıldı.
Operasyon hakkında açıklama yapan Prof. Dr. Durdu, hastanın kalbi besleyen damarları tıkayan sorunlardan kaynaklanan “koroner damar hastalığı” ile başvurduğunu fakat yapılan muayene ve ön incelemelerde birden fazla sorunun bir ortada olduğunun tespit edildiğini söyledi.
Detaylı incelemede, hastanın halk ortasında “şah damarı” olarak bilinen beyne kan taşıyan ana damarında yüzde 80 oranında kritik seviyede tıkanıklık olduğunun saptandığını aktaran Durdu, “Aynı vakitte kalp içindeki mitral kapakta da çok önemli düzeyde kaçak olduğu tespit edildi. Hastada hayati risk taşıyan 3 sorun da bir ortada bulunuyordu.” diye konuştu.
Durdu, tespit edilmeyen şah damar tıkanıklığının inme riskini artırdığına dikkati çekerek, şöyle konuştu:
*Hastaya, ayrıntılı inceleme yapılmadan operasyon yapılsaydı, şah damarındaki tıkanmaya bağlı inme ile karşılaşabilirdi.
*Hastaların birçok, inme sonucu kalp-damar cerrahisine başvurabiliyor. Şah damarındaki tıkanıklık, operasyon muvaffakiyetindeki yüzde 2 olan riski yüzde 5’lere çıkarıyor. Zira fark edilmeyen, şah damarda tıkanıklığı bulunan hastaya, kalp kapağı tamiri ya da by-pass yapılırsa, operasyonda hastanın beyin kanlanması bozulabilir ve inme ile karşımıza çıkabilir.
*Bu nedenle, kalp damar hastalarının kesinlikle şah damarı açısından incelemeye alınması gerekir
Bu hastada müdahale edilmesi gereken birinci adımın şah damarındaki tıkanıklık olduğunu belirten Durdu, “Hastamızın, öteki tabip arkadaşlarımızla yaptığımız inceleme sonunda, basamaklı operasyonda birinci olarak şah damarındaki tıkanıklığı ortadan kaldırıldı, daha sonrasında kalp damarındaki tıkanıklık için hastanın göğsünün solunda 3. kaburga aralığından açılan 3-4 santimetrelik bir kesiden girilerek, kameralar eşliğinde by-pass yapıldı ve tıpkı seansta kalp kapağı tamiri yapılarak tüm sıkıntıları giderildi.” dedi.
Durdu, çoklu cerrahide 3 uygulama için hastanın boynunda ve göğsünün her iki tarafında küçük birer kesik açıldığını söyledi.
Normal şartlarda bu sıkıntıları birlikte taşıyan hastalara açık cerrahi yapıldığını belirten Durdu, kompleks hastalıkları taşıyan hastalar için açık cerrahi sonrası sürecin çok ağır geçtiğine ve enfeksiyon riskini artırdığına işaret etti.
Minimal invaziv olarak isimlendirilen kapalı cerrahi usulü hakkında bilgi veren Prof. Dr. Durdu, son yıllarda bu alanda kendini geliştiren doktorlarca yapılan usulün, bilhassa hasta açısından büyük avantajlar sağladığını söyledi.
Durdu, kapalı metotla yapılan uygulamaya ait şu bilgileri verdi:
*Kalp damar cerrahisinde kapalı metot, tabip için güç, hasta için ise konfor sağlayan bir uygulamadır.
*Böylesi büyük operasyon sonrasında bile hasta, bir hafta içinde taburcu olacak duruma gelebilmektedir.
*Büyük operasyonların yarattığı akciğer meseleleri, yara yeri enfeksiyonu, kanama üzere riskler ortadan kalkmakta, kan nakline muhtaçlık duyulmamaktadır. Hasta, kısa müddet içinde toplumsal ömrüne devam edebiliyor.
Bu yolla, açık ameliyatlardan çok daha kısa müddet içinde operasyon tamamlanıyor. Zira, büyük bir kesiye bağlı oluşan kanamayı denetim etmek, burayı kapatmak vakit ister. Meğer ki maksada yönelik küçük kesilerle yapılan cerrahide, operasyon ve güzelleşme müddeti çok kısalıyor. Bu kompleks cerrahi, açık teknikle yapılsaydı, bir hafta içinde taburcu edilecek olan hasta 60 gün içinde toparlanamazdı.”
Sorunları giderilen hastanın genel sıhhat durumunun şu an çok yeterli olduğunu belirten Durdu, kapalı usulle çoklu cerrahinin dünya genelinde çok ender örneği bulunduğunu söyledi.
Durdu, şunları kaydetti:
*Geçtiğimiz haftalarda çok sayıda alanda uzman bilim beşerinin yer aldığı Kalp ve Damar Cerrahisi Kongresi’nden geldik. Bu uygulama, Türkiye’deki birkaç operasyondan bir tanesi lakin dünyada bunun örneği yok. Türk tabipleri, çok daha gözü pek.
*Kalp damar cerrahisinde üç başka sorunun kapalı metotla bir ortada çözümlendiğini gösteren dünyada bir örnek bulunmuyor.
*Bu ve buna emsal farklı özellikleri taşıyan yaklaşık 20 operasyona imza attık. Bilimsel sonuçlar toparlandı ve Avrupa Kalp Cerrahisi Cemiyeti Dergisi’ne gönderilecek. Bu biçimde Türk cerrahlar olarak, kalp damar cerrahisinde literatüre yeni bir imza daha atacağız.”
Ekipte yer alan Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Çakıcı ise çoklu operasyonun 7 kişilik bir sıhhat takımıyla yaklaşık 4-5 saat sürdüğünü ve çok başarılı bir sonuç elde edildiğini kaydetti.
“HAYATTA HİÇBİR ŞEYE ÜZÜLMEMEK GEREKİYOR”
Geçirdiği operasyon sonrası sıhhatine kavuşan 68 yaşındaki emekli öğretmen Nejla Karataş, hayati risk taşıyan birden fazla meselesinin bulunduğunu öğrendiğinde büyük kaygı yaşadığını söyledi.
Karataş, ameliyata girmeden evvel yaşadığı en büyük dehşetin çocuklarının bir daha yanında olamamak olduğunu gözyaşları içinde anlatarak, şunları kaydetti:
*Korkularım, çocuklarıma ait korkumdu, kendime dair bir kaygım yoktu. Ameliyata girmeden evvel çocuklarımın üçünü yan yana düşündüm.
*Bu kaygıyı doktorlarımız giderdi, ameliyatın başarılı geçtiğini öğrendiğimde çok sevindim. Bütün dualarım doktorlarıma oldu.
*Şimdi beni çok hoş bir hayat bekliyor. Hayatta hiçbir şeye üzülmemek gerekiyor. Bundan sonra da tek isteğim çocuklarımla, eşimle çok daha fazla vakit geçirebilmek. Evvel sıhhat, sonra memnunluk diliyorum. (AA)