Meteoroloji Mühendisleri Odası (METOROLOJİMO) son günlerde ülkenin birçok ilinde can ve mal kayıplarına neden olan sel ve taşkınların sadece iklim değişikliğine bağlanmasına karşı çıktı. Ülkenin değişik yerlerinde yaşanan sel ve taşkın olaylarına neden olan yağışların, geçmiş yılların yağış verileri ile karşılaştırıldığında, beklenen sınırlar içerisinde kaldığının görüldüğüne dikkat çeken METOROLOJİMO, “Bu yağışların ve yağış şiddetlerinin iklim değişikliği nedeni ile farklılık gösterdiğine ilişkin hiçbir bilimsel veri bulunmuyor. Ancak bilinen bir gerçeklik var ki; o da son yıllarda meteorolojik parametrelere bağlı afetlerin artış gösterdiğidir.
Yağışların ekstrem değerleri bilinen aralıkta kaldığına göre, yağışların sel ve taşkına neden olmasının asıl nedeni arazi özelliklerinin değiştirilme ve taşkın alanlarının yerleşime açılmasıdır. Kısaca son günlerde yaşanan sel ve taşkınları iklim değişimine bağlayarak geçiştirmek, gerçek sorunların nedenini gizlemek anlamına gelmektedir” açıklaması yaptı.
“METEOROLOJİK PARAMETRELER DİKKATE ALINMIYOR”
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile yerel yönetimlerin, meteoroloji mühendislerini çalışma ve etkinliklerinde yok saydığı dile getirilen METEOROLOJMO açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
“Sel ve taşkınları iklim değişimi ile açıklamaya çalışanlar, kentlerin planlanmasında hiçbir meteorolojik parametrenin kullanılmadığını bilmiyor olabilirler mi? Ya da iklim değişimine dirençli kent söylemi ile ortaya çıkanlar, mevcut meteorolojik parametreleri dikkate almadan yapılmış bir yerleşim birimini nasıl iklime duyarlı ve dirençli hale getirecekleri konusunda gerçekçi ve uygulanabilir öneriler getirebilirler mi? Ya da anlattıkları masal olmaktan öteye geçebilir mi?”
“DERE İÇİNE YERLEŞİMLER, GÜNEŞİN GİRMEDİĞİ SOKAKLAR”
Açıklamaya şöyle devam edildi:
“Bu yaklaşımla, hakim rüzgar yönüne göre planlanmamış, üstelik kent içine rüzgar girmesini engelleyen rüzgar perdesi gibi devasa yapıların olduğu şehirler bu nedenle hava kirliliği ile boğuşan yerleşimler, alt yapıları nüfusa ve yağışlara göre yapılmamış, üstelik büyük bir kısmı da dere içlerine yerleştirilmiş yerleşimler, derelerin yok edildiği, güneşin bile giremediği sokakların olduğu yerleşim birimleri, meteorolojik ve iklimsel özellikleri ortaya konulmamış, hava sıcaklıkları bilinmeyen, bu nedenle hangi mevsimde ne kadar enerji tüketimine ihtiyacı olduğu ortaya konulmamış yerleşim alanları için ‘iklim değişikliğine dirençli’ hale getirilmesi söylemi sizce neyi ifade etmektedir? Bize göre La Fontaine’den masalları… Bilime, tekniğe uygun hareket etmek ve etik değerleri unutmamak gerekiyor. Bu gidişat daha büyük felaketlerin yaşanmasını kaçınılmaz kılacaktır. İklim tabii ki değişiyor. Ancak bu yaşadıklarımızı sadece iklim değişimi ile açıklamaya çalışmak bilimi inkâr etmek olur.”
Kaynak: Sözcü