İstanbul Tabip Odası’nın (İTO) çağrısıyla Zeynep Kamil Kadın ve Çocuk Eğitim Araştırma Hastanesi önünde bir araya gelen hekimler ve sağlık çalışanları, Dr. Melek Bağce’nin, görev yaptığı Alanya 5 No’lu Aile Sağlık Merkezi’nde 13 Haziran’da boşanma aşamasındaki eşi tarafından katledilmesini protesto etti.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) temsilcilerinin de katıldığı eylemde, bugüne kadar sağlık merkezlerinde görevi başındayken katledilen kadın emekçiler anıldı. “Yaşamak, yaşatmak istiyoruz” sloganıyla sürdürülen eylemde hazırlanan ortak basın açıklamasını İTO Kadın Komisyonu üyesi Feray Kaya okudu. Açıklamada, şunlar kaydedildi:
“GÜPEGÜNDÜZ REHİN ALINARAK KATLEDİLDİ”
*Ülkemizin içinde bulunduğu şiddet sarmalında bir kadın meslektaşımızı daha kaybetmenin derin hüznünü ve öfkesini yaşıyoruz.
*Geçtiğimiz gün Alanya 5 No’lu Damlataş Aile Sağlığı Merkezi’nde çalışan meslektaşımız Dr. Melek Bağce’nin, boşanma aşamasında olduğu eşi tarafından işyerinde güpegündüz rehin alınarak vahşice katledildiğini öğrendik.
“OLUP BİTENLER BİR DEJAVU”
*Bu bir ilk değil maalesef ve adeta bir ‘deja-vu’ hali olup bitenler. Kasım 2015’te meslektaşımız Dr. Aynur Dağdemir, birlikte çalıştığı kadın hemşireyi erkek şiddetinden korumaya çalışırken öldürülmüştü.
*Ocak 2022’de Ebe Ömür Erez, aile sağlığı merkezinde erkek şiddetiyle katledilmişti. Ekim 2022’de aile sağlığı merkezinde çalışan Emine hemşire, işyerinde bir erkek tarafından ateşli silahla vurulmuştu. Nisan 2023’te Çanakkale Tabip Odası Başkanı Dr. Ayşe Güneş, eski eşi tarafından hastane bahçesinde bıçaklı saldırıya uğramıştı.
*Birkaç örneğini sıraladığımız bu acı olaylar, tıpkı meslektaşımız Dr. Melek Bağce cinayetinde olduğu gibi, hem kadına yönelik şiddetin ve hem de hekime, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin vücut bulduğu olaylar sayacında yerlerini aldı.
“ÇIĞLIKLAR DUYULMAMAKTADIR”
*Sağlıkta Dönüşüm Projesi’yle yaratılan neoliberal sağlık sistemi, yalnızca birinci basamak sağlık hizmetlerini tahrip etmekle kalmamış, aynı zamanda hekimleri ve sağlık çalışanlarını parçalanan ve güvenli olmayan sağlık kurumlarında çalışmaya mahkûm etmiştir.
*Kışkırtılmış sağlık talepleri, performans baskısı, güvencesiz çalışma, kamudan karşılanmayan koruyucu hizmet paketlerinin yarattığı çaresizlik, emeğin değersizleştirilmesi ve şiddete karşı korunaksız çalışma gibi çok yönlü olumsuz etkenler hekimler ve sağlık emekçileri için tehdit olmaya devam etmektedir.
*Meslek örgütlerimizin ve sendikaların giderek artan sağlıkta şiddetin durdurulması için yaptıkları geniş katılımlı eylem ve etkinlikler, hazırladıkları yasa önerileri siyasal iktidarın kör duvarlarında yankı bulamamakta, sağlık çalışanlarının ‘Sağlıkta şiddete son’ çığlıkları duyulmamaktadır.
*Sağlığın ve yaşamın korunması için hizmet üretilen ve güvenli olması gereken sağlık kurumları, günümüzde eli silahlı erkek faillerin kolayca girip çıktığı, özellikle kadın sağlık çalışanlarına yönelik tacizden cinayete her tür şiddet eylemini gerçekleştirebildiği ortamlara dönüşmüştür.
“KATLİAMLARA YOL AÇAN…”
*Bizler biliyoruz ki meslektaşımız Dr. Melek Bağce’nin çalıştığı Damlataş Aile Sağlığı Merkezi’nde katledilmesine yol açan, şiddete açık olan ve şiddete karşı gerekli önlemlerin alınmadığı bu güvenli olmayan çalışma ortamlarıdır.
“VAZGEÇMEYECEĞİZ”
*Kadına yönelik şiddet ve sağlıkta şiddet sonucu kaybettiğimiz meslektaşlarımızı, sağlık çalışanlarımızı saygı ve özlemle anıyoruz.
*Bir kadını daha kaybetmemek için yaşamdan, sağlıktan, özgürlükten yana ve meslekten bir kişi daha eksilmemek için kadına yönelik her türlü şiddete karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. İnsan haklarına ve onuruna yaraşır, şiddete karşı güvenli çalışma ortamlarını talep etmekten ve mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz.
Kaynak: Sözcü