Son dakika… Bu bir isyan: Zehirlenip öldüğüm vakit kime hakkımı helal edeceğim?

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Fatsa’nın Bahçeler Mahallesi’nde 2014 yılından itibaren faaliyette bulunan ve siyanürle altın ayrıştırma çalışması yapan şirketin doğayı nasıl kirlettiğini çevreciler görüntü imajlarıyla ortaya çıkardı.

İnfial yaratan manzaraların akabinde köylülerin avukatı olan Işık Hilal Gündüz, çevreyi kirlettiği için şirket hakkında bulundukları Cumhuriyet savcılığındaki şikayet evrakına eklediklerini söyledi. Köylüler ise şirkete reaksiyon göstererek madenin bir an evvel kapatılmasını istedi.

ŞİRKET 2 BİN DÖNÜM ALANA EK 4 BİN DÖNÜM TALEP ETMİŞ

Maden şirketine karşı yıllardır gayret eden Fatsa Tabiat ve Etraf Derneği Lideri Zeki Odabaş, kentin tabiatının kirletildiğini ve tahliller yaptırarak kirliliği belgelediklerini söyledi.

Odabaş, maden sızan zehirli suların derelere, toprağa karıştığını vurgulayarak, “Hacettepe üniversitesinden bir profesör, zehirli atıkların derelere karışmaya devam etmesi durumunda 10 yıl sonra bebeklerden başlamak üzere bütün insanların yüzde 80’ini kanser edeceğini söyledi. Bilimsel olarak toprakta bulunması gereken limitlerin 50-60-100 katı fazla olan bedeller var burada. Dereden su içen hayvanların eti ve sütü de risk altında. Gençlerimizi, torunlarımızı, çocuklarımızı bu zehirli ortamdan kurtaralım. Hoş bir ülke hoş, bir memleket bırakma gayesindeyiz. Bu alan 2 bin dönüm lakin burayı bitirdiler. Ek 4 bin dönüm daha talep ettiler. Biz bu genişlemeden vazgeçtik dediler lakin hala yazılı bir onay çıkmadı” dedi.

ŞİRKET HAKKINDA AÇILAN DAVALAR VE ŞİKAYETLER VAR

Madene karşı çevrecilerin ile köylülerin açtığı davaların avukatı olan Işık Hilal Gündüz, hala daha devam eden davaların olduğunu vurguladı.

Şirket hakkında çevreyi kirlettiği için şikayet evraklarının Cumhuriyet savcılığında olduğuna dikkat çeken Gündüz, “Buradaki ikinci ÇED süreci. Yani bu alanı genişletme eforları sonuçsuz kaldı. Şimdi ikinci ÇED’i onaylatamadılar. Aslında birinci ÇED’de vadettikleri kapasiteleri doldu. Lakin orada hukukun gerisinden dolanarak, güya müsaadeleri var üzere alanı rehabilite etmeleri gerekirken hala altın ayrıştırması yapıyorlar. Birinci ÇED için açtığımız davada Ordu Yönetim Mahkemesi keşif isteğimizi kabul etmemişti. Danıştay’a gittik ve ve bu karar bozuldu. Yakında buraya gelip keşif yapılacak. Şayet birinci ÇED’de iptal edilirse, artık şirketin burada hiç bir desteği kalmamış olacak” diye konuştu.

Mehmet İnan ve Cevat Ata

AĞIR METAL KİRLİLİĞİNİN EN YÜKSEK OLDUĞU VİLAYET: ORDU

Zehirli atıkların yağmur sularıyla toprağa karışmasına gösteren görüntü imajlarını kıymetlendiren Gündüz, “O manzaraları savcılıkta açık olan belgeye sunduk. Bu manzaralar çok vahim manzaralar lakin maalesef gerçek imajlar. O olay bir kez, iki sefer olan bir şey değil, bu şirketin daima yaptığı çalışma hali. Kirliliklerini, posalarını, atık sularını, zehirli sularını, bunların içinde arsenik, kurşun, siyanür var, bunlar bizim derelerimize, ırmağa ve denize karışıyor. İçme sularımıza karışıyor. Ağır metal kirliliğinin en ağır olduğu vilayet Ordu. Bunun sebebi de çok açık ve net, buradaki maden şirketi. 1 gram altın uğruna binlerce insanın hayatını hiçe sayan bu uygulamaların bir an evvel durdurulması lazım” dedi.

1 GRAM ALTIN İÇİN 4 BİN TON TOPRAK ZEHİRLENİYOR

Avukat Ecem Çelebi de şirketin birinci ÇED ile birlikte bölgede, 3.4 milyon ton cevher işleyeceklerini taahhüt ettiğini lakin 2021 yılında MTA tarafından yapılan incelemede yaklaşık 4.5 milyon ton cevher işlendiğinin tespit edildiğini kaydetti.

Tek ÇED raporuna karşın bölgede 2 farklı çalışma alanı olduğuna dikkat çeken Çelebi, “Şirket taahhütlerini ihlal etmiş durumda. Alan çok büyüdü. Aslında bu kadar büyük alan için müsaade alınmadı. Bu aslında yalnızca Fatsa’nın sorunu değil. Başta Ordu olmak üzere bütün Karadeniz kentlerinin sorunu bu. Burada şöyle reaksiyonlar alıyoruz, ‘Bu ülkede maden çıkarılmayacak mı? Sizde her şeye karşısınız’ diyorlar. Tabi ki madenler işlenecek, lakin 1 gram altın için 4 bin ton toprak zehirleniyor. Yalnızca zehirlenen toprak değil, bununla birlikte su, yediğimiz içtiğimiz her şey zehirleniyor” diye konuştu.

KÖYLÜLER İSYANDA

Bölgede yaşayan köylülerden Cevat Cet, madene karşı çok gayret ettiklerini belirterek, “Hiç bir sonuca ulaşamadık. Hiç bir yetkili, milletvekili yanımıza uğramadı bu AK partililerin adamlarından” dedi. Köylülerden Mehmet İnan ise, “Ben burada zehirlenirsem hakkımı kime helal edeceğim? Zehirlenip öldüğüm vakit kime hakkımı helal edeceğiz? Kimle helalleşeceğim? Kim bana hakkını helal edecek? Pisi pisine öldüğümüz vakit ne yapacağız? Şu bahçe benim. O siyanür bu bahçeye geliyor. Ben bu bahçenin fındığını toplayacağım ve satacağım. Senin, benim, birilerini çocukları çikolata yiyecek, bunlarda siyanür yiyecek. Türkiye’yi biz büsbütün zehirleyeceğiz. Yabancılara peşkeş çekeceğiz diye şu gördüğünüz canım ormanları, canım doğayı yok ediyoruz. Bu havuzların en az yerleşim alanına 20 kilometre uzaklıkta olması gerekiyor. Burada başımızda, bahçelerimizin başında. Adalet yok mu bu ülkede? Adalet nerede? 11 ay olmuş adamlar hala çalışıyor” tabirlerini kullandı.

Kaynak: Sözcü