Damar sertliği olarak da bilinen ateroskleroz, kalp ve damar hastalıkları arasında en yaygın görülenlerden biridir. Özellikle 40-45 yaş üstü bireylerde sıkça görülen ve görülme oranı da artan damar sertliği, tedavi edilmezse ciddi sonuçlar meydana getirebilir.
Avrasya Hastanesi Başhekimi ve Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ali Rıza Cenal, konuyla ilgili önemli detayları açıklıyor.
Damar Sertliği Nedir?
Sağlıklı kişilerin damarları esnek bir yapıya sahiptir. Dolayısıyla damarlar yapısı gereği zaman zaman genişleyebilir ya da daralabilir. Böylece kan akış hızı gibi pek çok durum kontrol altında tutulur.
Damar sertliği hastalığı olan bireylerde damar duvarlarında kolesterol birikmesi meydana gelebilir. Ayrıca bağ dokusu oluşumunun artmasıyla damarlarda esneklik ve sertleşme kayıpları yaşanır.
Damarlardaki sertleşen bölümlerden iç kısımlara doğru oluşan plaklar, zamanla damarın tıkanmasına ve kan akışının sağlanamamasına neden olur. Eğer önlem alınmazsa ya da tedavi edilmezse ölümle sonuçlanabilen ciddi sorunlara zemin hazırlar. Kalp krizi ve beyin kanaması gibi ölüme sebep olan hastalıkların çoğunda temel neden damar sertliğidir.
Damar sertliği, genellikle kendine özgü belirtilere sahip değildir. Ancak neden olduğu diğer önemli sağlık sorunlarıyla teşhisi konulabilir. Oluşan belirtiler, damar sertliğinin görüldüğü bölgeye göre farklılaşır.
Kalp damarlarının sertleşmesi sonucu kalp kasının kasılıp gevşemesinde sorunlar ortaya çıkar. Bu sorunlar kalpte ritim bozukluğu gibi pek çok ciddi probleme neden olabilir. Bu tarz problemlerde vücudun çeşitli bölgelerinde morarmalar ve göğüs ağrısı görülebilir. Kalp damar tıkanıklığı durumlarında kalp krizi de riski çok fazladır.
Ayak ya da bacak damarlarından birinde sertleşme oluştuğunda kasılmalar ve kramplar meydana gelebilir. Beyin damarlarında oluşan sertleşme, görme ve konuşma bozuklukları, bilinç kaybı gibi durumlara yol açabilir. Böbreklerde olan damar sertliği ise böbrek yetmezliği ve hipertansiyon gibi çeşitli sorunlar meydana getirebilir.
Hastalığın oluşumunda çevresel ve genetik faktörler bir arada rol oynar. Ailesinde damar sertliği görülen bireylerde hastalığa yakalanma riski çok daha yüksektir. İleri yaşlarda damarlarda oluşan yapısal bozuklukların onarımı yavaşlar. Dolayısıyla 40 ve 45 yaş üstü bireylerde görülme sıklığı daha fazladır.
Bunların dışında damar sertliğinin oluşumunda risk artırıcı faktörleri şöyle sıralayabiliriz:
Çeşitli görüntüleme teknikleri sayesinde damar sertliği teşhisi koyulabilir. Teşhis sonrası ilk aşamada damar tıkanıklığının başka bölgelerde olup olmadığının kontrol edilmesidir.
Tedavi sürecinde hangi yöntemin kullanılacağı hastalığın evresine göre değişmektedir. İleri evrede olmayan durumlarda ilaç tedavisi uygulanabilir. Fakat daha ciddi durumlarda bypass ameliyatı veya minimal invaziv cerrahi yöntemleriyle tedavi uygulanır.
Son yıllarda gelişen minimal invaziv cerrahi yöntemi, küçük kesikle yapılabilmesi ve kalbi daha az yorması nedeniyle damar sertliği tedavisinde tercih edilmektedir. İnvaziv tedavi yöntemi kangren oluşumuyla kesilme riski bulunan ayaklarda oldukça etkilidir.
Kalp krizi, beyin kanaması gibi yüksek ölüm tehlikesi taşıyan ve yaygın olarak rastlanan hastalıkların temelinde yatan damar sertliğinden korunmak amacıyla düzenli olarak sağlık kontrolünden geçmelisiniz. Bunun dışında damar sertliği teşhisi koyulmuş bireylerin ise rutin kontrollerini aksatmadan yaptırması ve tedavi sürecini doktoruyla planlaması hayati önem taşır.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.