Hizbullah ana davası ile Erdoğan’a dava açtı, başına gelmeyen kalmadı…

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Her şey 17 Ocak 2000 tarihinde İstanbul Beykoz Kavacık villalarında Hizbullah önderi Hüseyin Velioğlu’nun öldürüldüğü, Şura üyesi Edip Gümüş ile tetikçi Cemal Fiyat’ın sağ yakalandığı operasyonla başladı.

Örgütün bu meskende ele geçen bilgisayarlara yüklü arşivinden yola çıkan polis yüzlerce Hizbullah tetikçisini yakaladı. Ortalarında Hüda-Par içinde faal siyasete katılan isimerin de bulunduğu birçok kişinin de Hizbullah’a özgeçmiş raporu verdikleri ortaya çıkmıştı.

Örgütün beyin grubunu oluşturan isimlerin yakalandığı operasyonların başındaki isim Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Savcısı Yılmaz Aktaş’tı.

Yönettiği operasyonlarda çok sayıda tetikçi gizlendikleri hücre meskenlerinde yakalandı. Şahsen sorguladığı tetikçilerin verdikleri bilgiler ışığında Diyarbakır’ın Mardinkapı semtindeki Savaş Mahallesi’ndeki iki katlı konutun bahçesinde yapılan hafriyatlarda azaplı sorgulardan geçirildikten sonra domuz bağıyla boğularak öldürülen 13 kişinin cesetlerine ulaşıldı.

Yakalanan tetikçilerin itirafları ise şok etmişti… Kaçırdıkları şahısları, kara çarşaf giydirip bayan kılığında kaçırdıklarını, ya da el ve ayaklarını bağlayıp kanepe ve buzdolabı içinde eşya taşınıyormuş imajıyla mezar konuta getirip sorgulayıp öldürdükten sonra meskenin bahçesinde üst üste gömerek üzerlerini betonla kapattıklarını söylüyorlardı.

HİZBULLAH’IN ANA ÇATI DAVASINI AÇTI

Yakalanan tetikçilerden Mehmet Varol ile Şeyhmus Kınay da Diyarbakır’ın Çınar ilçesine bağlı Pembeviran mezrasında azapla sorgudan geçirip 9 kişiyi boğarak öldürdüklerini itiraf etti.

Bu bilgi üzerine savcı Yılmaz Aktaş’ın da iştirakiyle çelik yelek giydirilen tetikçiler köye götürüldü. Burada cesetleri gömdükleri yeri gösteren tetikçilerin verdiği bilgiler ışığında yapılan hafriyatlarda elbiseleriyle birlikte el ve ayaklarından zincirlenmiş 9 kişinin daha cesetlerine ulaşıldı. Savcı Yılmaz Aktaş Diyarbakır merkez ve Silvan ilçelerinde de tek kurşunlu infazlara katılan tetikçilerin yer gösterme ve tatbikat süreçlerinde şahsen yer aldı.

Geceli, gündüzlü çalışmalar sonucunda iğneyle kuyu kazarak kanıt toplayan savcı Yılmaz Aktaş, yer gösterme sonucu çıkarılan cesetler, tetikçilerin birbirleri aleyhine verdikleri tabirler, cinayet itirafları ve ele geçen örgüt arşivindeki bilgi ve dokümanların de tahlilini tamamladıktan sonra Hizbullah terör örgütünün birinci çatı ana davasını açtı.

OKKAN SUİKASTI SONRASI ŞURA ÜYELERİNE OPERASYON

31 sanıklı davada ortalarında Beykoz’da yakalanan Şura üyesi Edip Gümüş, tetikçi Cemal Meblağ, sorgucu ve infazcı Mehmet Varol, Şeyhmus Kınay, İslamcı Feminist Konca Kuriş’i kaçırıp azaplı sorgudan geçiren Rıfat Demir, Mehmet Veysi Özel ile DEP Milletvekili Mehmet Sincar’ın katilleri Cihan Yıldız ile Sinan Yakut’un da ortalarında bulunduğu 18 sanık ağırlaştırılmış müebbet mahpusla cezalandırıldı.

Savcı Aktaş, Gaffar Okkan suikastı sonrasında seri operasyonlarla yakalanan şura üyeleri Hacı Bayancuk, Mehmet Beşir Varol ile Mehmet Sudan hakkında da ana davayla birleştirilmek üzere dava açtı.

ERDOĞAN’A DA DAVA AÇTI

Cumhuriyet savcısı Yılmaz Aktaş tıpkı vakitte İstanbul Büyükşehir Belediye Lideri iken Siirt’teki konuşması nedeniyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da dava açan isimdi.

Erdoğan hakkında açılan dava da, Hizbullah ana davasının görüldüğü Diyarbakır 3 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesinde görüldü ve Erdoğan eski TCK’nın 312. Unsuru uyarınca “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” kabahatinden mahkum edildi.

HSK YAPISI DEĞİŞİNCE MOBİNGE MARUZ KALDI

12 Eylül 2010’da gerçekleşen anayasa değişikliği referandumundan sonra iktidarın da takviyesiyle HSK yapısında esaslı değişikliğe gidildi. Evvel Yargıçlar ve Savcılık Yüksek Konseyi olan (HSYK) ismi Yargıçlar ve Savcılar Şurası (HSK) olarak değiştirildi. Akabinde da 15 Temmuz sonrasında tutuklanan ve meslekten ihraç edilen birçok FETÖ’cü isim HSK üyeliğine atandı.

Bu atamaların akabinde Atatürk unsurlarına bağlı Cumhuriyet savcıları ile yargıçlara karşı cadı avı başlatıldı. FETÖ tutuklusu İbrahim Okur’un başkanlığında çok sayıda yargıç unvansız olarak taşraya, birçok başsavcı ve başsavcı vekilleri de düz savcı olarak Anadolu’da farklı vilayetlere tayin edildi. Bunlardan biri de Hizbullah’ın kökünü kazıyan ve örgütün tüm aksiyon ve faaliyetlerini açığa çıkaran savcı Yılmaz Aktaş oldu.

Savcısı Yılmaz Aktaş, SÖZCÜ Muhabiri Özgür Cebe ile…

FETÖ’CÜ HSK ÜYELERİNİN BASKISINA MARUZ BIRAKILDI

Diyarbakır DGM’de vazife müddeti dolan Yılmaz Aktaş, Adana Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği misyonunu yürütürken, Bakırköy Adliyesine düz savcı olarak atandı. Uzun yıllar burada kolay yargılama tarzına tabi olan asliye cezalık hatalara bakan Aktaş, daha sonra Gaziosmanpaşa savcılığına atandı. Burada da müracaat savcısı olarak çalıştı.

HSK’daki FETÖ’cü yapılanma tarafından mobbing uygulamalarına maruz bırakılan savcı Yılmaz Aktaş, bu tıp baskılarla emekliliğe zorlandı. Geçen yıl emekliğe ayrıldı.

Şuan İstanbul’da avukatlık yapan Aktaş, iğneyle kuyu kazarak geceli, gündüzlü çalışmalarla kanıt topladıklarını ve yargılanıp cezaları Yargıtay’ca onanan tetikçilerin teker teker salıverilmelerinin hukukla bağdaşmadığının altını çiziyor.

“SONU BU TÜRLÜ OLMAMALIYDI”

Aktaş SÖZCÜ’ye yaptığı açıklamada, “Davasını açtığımız isimlerin tümü hür. Meğer bunların işledikleri onlarca cinayet ile ilgili farklı başka kıymetlendirme ve kanıt toplama süreci yaptık. Bu cinayetlerin faili olduklarında kuşku bulunmadığı için Yargıtay bu müebbet mahpus cezalarını tek tek onadı. Aksi halde ‘savcının iddianamesi çürüdü’ diye beraat verebilirdi mahkemeler. Lakin tüm cinayetler sabit görülerek onandı. Sonu bu türlü olmamalıydı” dedi.

İÇİ BOŞ TEMSİLİ MEZARLARI YIKTIRDI

Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısı Nihat Çakar da tıpkı savcı Yılmaz Aktaş üzere prestij operasyonuna maruz bırakıldı. 17 Ocak 2000’de Beykoz operasyonuyla yurt genelinde start alan Hizbullah operasyonları, mezar meskenler, domuz bağları, hücre meskeni baskınlarını şahsen yöneten Başsavcı Nihat Çakar, terör örgütüne göz açtırmadı.

Hizbullah terör örgütü, Diyarbakır’ın Silvan ilçesine bağlı Yolaç köyü ile Çınar ilçesine bağlı Bulutçeker köyünde kelamda şehitlik ismi altında farklı tarihlerde farklı vilayetlerde öldürülen Hizbullah tetikçileri ismine temsili içi boş sembolik mezarlar inşa ettirmişti. Her yıl dini bayramlarda içi boş mezarlar ziyaret edilerek terör örgütü propagandası yapılıyordu.

Başsavcı Nihat Çakar’ın talimatıyla içi boş bu temsili mezarlar güvenlik güçleri tarafından iş makineleriyle yıktırılmıştı. Tıpkı formda Yolaç köyündeki caminin altında kaçırılan bireylerin azaplı sorgudan geçirilerek boğulup öldürüldüğü bir sığınak da bulunmuştu. Cami altında, içinde 10 başka hücre bulunan sığınak da jandarma tarafından Başsavcı Çakar’ın talimatıyla yıkılmıştı.

O EMEKLİ OLDU, SALIVERİLENLER İSE YERLİ VE ULUSAL OLDU

Başsavcı Nihat Çakar da Diyarbakır’dan sonra Bakırköy Adliyesine düz savcı yapıldı. Akabinde Anadolu Adliyesi’ne düz savcı olarak görevlendirilerek, kuradan yeni misyona başlayan kıdemsiz savcıların bakabileceği evraklarla soruşturma yapması istendi.

HSK’nın prestij operasyonuna maruz bırakılan Başsavcı Çakar da emekliye ayrılmak zorunda kaldı. Bin bir emekle geceli, gündüzlü operasyonel çalışmalarla yakalanan tetikçiler ise şimdilerde yerli ve ulusal cephe olan HÜDA-PAR etrafında örgütleniyor.

Kaynak: Sözcü